Soğuk ve karlı bir yılbaşı gecesiymiş yoldan geçen insanlar paltolarını giymiş, eldiven atkı ve şapkalarını takmış. Hızlı hızlı yürüyerek bir yerlere yetişmeye çalışıyorlarmış. Bazıları evlerine geç kalmış acele ediyorlarmış. Bazıları ise yeni yılı kutlamak üzere eğlence yerlerine gidiyorlarmış. Sokakta çocuklar koşuşuyorlar birbirlerine kar topu atıyorlarmış. Karın keyfini en çok onlar çıkarıyormuş tabii. Kahkahalar ile gülüyor neşeyle şakalaşıyorlarmış. Sokakta diğer çocuklarından farklı bir kız çocuğu daha varmış.
Küçük bir kız yolun ortasında durmuş. Oynayan çocukları seyrediyormuş. Diğerleri gibi başında onu soğuktan koruyan bir şapkası yokmuş. Üstü başı yırtık ve inceymiş. Ayağındaki terlikler ayağına büyük geliyormuş.
Elinde bir kutu tutuyormuş. Soğuktan tir tir titreyen kız çocuğu o anda üstüne gelen arabayı son anda fark etmiş.
– Hey çocuk kenara çekilsene ezileceksin…
Küçük Kız hemen kendini karşı kaldırıma atmış. Ama koşarken terlikleri ayağından fırlamış. Karşı kaldırıma geçtikten sonra dönüp bakmış. O anda terliklerinin bir çocuğun kapıp kaçtığını görmüş!
-Terliklerim! Terliklerim! Hey dur!
Arkasından seslenmiş, ama çocuk koşarak hızla uzaklaşmış.
Çaresiz çıplak ayakları ile yürümüş ve bir duvarın dibine yanaşmış. Elindeki kutusunu yere koymuş. Geniş kutunun içine dizilmiş kibrit kutularına bakarken gözleri soğuktan yaşarıyormuş.
Bu bir Kibritçi Kız mış o gün tek bir kutu kibrit satamamış. Satabilse ve biraz para kazansa evine gidebilecek annesi ile birlikte hiç olmazsa bir sıcak kase çorba içebilecekmiş. Soğuktan ve üzüntüden titreyen incecik sesi ile bağırmış.
– Kibrit var! Kibrit isteyen var mı?
Sokaktan geçenlerin hiçbiri başını çevirip bakmamış. Kibritçi Kız çaresiz duvar dibine oturmuş. Parmakları donmuş ve sızlanmaya başlamış. Kızcağız bu acıya daha fazla dayanamamış.
Bir şekilde ısınması gerekiyormuş. Kutulardan birini açıp bir kibrit çıkarmış. Parmakları uyuştuğu için kibrit çubuğunu elinde güçlükle tutuyormuş. Eli titreye titreye kibrit çubuğunu duvara sürtmüş.
Kibrit birden alev almış. Küçük turuncu bir ışık etrafı aydınlatmış.
Kibriti bir elinden diğer eline geçirerek parmaklarını ısıtıyormuş. Elleri üşümüyormuş artık. Kendini gürül gürül yanan bir sobanın yanında bulmuş. Gözlerini sobadan çıkan aleve dikmiş.
Üstünde kalın yünlü bir hırka ayaklarında kürklü botları ve başında beresi varmış.O kadar sıcakmış ki o da terlemeye bile başlamış Kibritçi kız derken kibrit sönü vermiş. Kibritin sönmesiyle o tatlı düşler sona ermiş. Kızcağızın parmakları yeniden donmaya sızmaya başlamış. Bir kibrit daha yakmış bu sırada küçük kız kibrit sönmesin diye duvara dönmüş diğer eli ile kibrite siper etmiş.
Aleve bakarken karşısındaki duvar yok olmuş ve birden açılmış içeride geniş bir oda varmış. Bembeyaz masanın üzerinde tabak tabak yemekler dizilmiş. Kızcağız masanın üzerinde duran tabağa gözlerini dikmiş. Tabakta nar gibi kızarmış kocaman bir parçası duruyormuş. Hemen etten bir parça kopartıp ağzına atmış. O anda bütün açlığı gitmiş. Kibritçi kız bir parça et daha koparmak istemiş. Elini uzatmış ama elinde tuttuğu kibrit yana yana sonuna gelmiş. Kızcağızın eli yanmış. Sönmüş kibrit çöpünü hızla yere atmış. Atmasıyla birlikte yılbaşı sofrası silini vermiş.
Oda yok olmuş. Ve önündeki taş duvar yeniden belirlenmiş. Küçük kız bir kibrit daha yakmış artık daha büyük bir düşün içindeymiş. Bir yaz gecesi Kibritçi kız kırda bir ağacın yanında oturmuş yıldızlara bakıyormuş. Gece olduğu halde hava sıcakmış. Küçük kız gözlerini yıldızlardan ayıramıyormuş. Gök yüzünün ve yıldızların hiç bu kadar berrak ve parlak görmemiş daha önce.
Derken bir yıldız kaymış gökyüzünde. İşte yer yüzünden biri daha sonsuzluğa uçtu diye geçirmiş içinden bunu ona ninesi söylemiş aslında.
Ninesini tekrar karşısında görmüş o an her yıldız kaydığında biri onun yerine geçer güzel kızım. Ninesi bir an görünüp kaybolurken Kibritçi kız heyecanla seslenmiş ninecim dur gitme ne olursun gitme seni çok özledim. Ninesini bir daha görebilmek için bir kibrit daha yakmış. Soğuktan kaskatı kesilmiş halde sokakta olduğunu unutmuş. Düşler dünyasına dalmış kibritçi kız.
Her kibrit yaktığında yine nenesini görüyor onun sesini duyar gibi oluyormuş. Bir kibrit daha yakmış küçük kız. Ortalık gündüz gibi aydınlanmış. Ninesi hiç böyle güzel görünmemiş gözüne onun sevgi dolu yüzü bütün soğuğu, yaşadığı bütün acı günleri unutturmuş. Bu anın hiç bitmesini istememiş. Kibritçi kız elinde kalan son kibriti de yakmış telaşla.
Ninesi tekrar belirmiş karşısında kollarını uzatarak, Kibritçi kızın ellerini tutmuş gökyüzüne doğru birlikte yükselmeye başlamışlar. Küçük kız birden rahatladığını hissetmiş. Artık ne soğuk varmış nede açlık onun için.
O anda gök yüzünde bir yıldız kaymış. Sabah olduğunda sokaktan geçen insanlar kibritçi kızın duvarın dibinde gözleri kapalı ama yüzünde tatlı bir gülümseme ile yatarken bulmuşlar. Etrafında bir sürü sönmüş kibrit çöpü varmış. Bu kibritlerin alevinde onun ne düşler gördüğünü hiç kimse bilemezmiş artık.